Insanlarin tamaminin degistirilemez ve vazgecilemez haklara sahip oldugu düsüncesi oldukca yenidir. Bu düsünce son 800 sene icerisinde insa edilmeye baslanmistir. Söz konusu insayi halk üzerinde etkisi olan güc sahibi kurumlar ve kisiler gerceklestirmistir. 800 sene boyunca güc bir odaktan digerine gectiginden insan haklarina iliskin söylemler de sürekli degismis ve insan haklari kavrami günümüzdeki anlamina 20. yüzyilda kavusmustur. Bu degisimlerde insan haklarin icerigi sürekli degisse de haklarin dogalligi yani evrensel ve degistirilemez oldugu ile var olmasi icin pozitif hukukta taninmasina gerek olmadigi iddiasi sabit kalmistir. Haklarin icerigi degisse de bu iddianin sabit kalmasinin nedeni haklari iddia edenler icin ideal oldugu düsünülen düzenlerin mesrulastirilmaya calisilmasidir. Dogal oldugu iddia edilen haklar tamamen farkli olan dis gercekligin üzerini bir örtüyle kapatmistir. Calismada bunun nasil ve kimler tarafindan gerceklestirildigi ele alinmis ve haklari ifade edenler degistikce haklarin da nasil degistigi gösterilmeye calisilmistir. Nihayetinde, insan haklarinin insa sürecine bakildiginda dogal olan bir sey araniyorsa bunun haklardan ziyade gücler oldugu iddia edilmistir.
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno







