Filmleri, dönemlere göre degisen, ama özünde ayni kalan sosyo-ekonomik kaliplardan cikardigimizda ne görür ve isitiriz Bu kaliplarin tarihsel sinirlarini belirleyen yeniye dair bitmek bilmeyen enflasyonda perdeden uzaklastirilan, sinemanin tekil mevcudiyeti degil midir Eger bu mevcudiyeti yok sayacaksak, söz gelimi bir roman okumak ile bir film izlemek arasinda nasil bir fark kalir Deleuzeü sinema calismalari icin kiymetli kilan tam da bu farki düsünebilme halidir. Deleuzele birlikte hem sinemanin farkini hem de bu farktaki farklilasmayi -imge ve göstergeleri- birlikte ele alabiliriz. Deleuze, filmlere ve onlarla birlikte yasama bakisimizda bir perspektif degisimine isaret eder. Yasama ickin olan düsünce ile sinemaya ickin olan duyumsama eszamanlidir. Ikisi ayni anda olup biter. Deleuzeün canli imge tasavvurundaki imgeler evreninde olusan aralik mefhumunun genisletilmis halidir sinematik deneyim yasamin bir anligina epoché olarak perde veya ekranda askiya alinmasi. Bu yüzeydeki imge ve göstergeler temsil edilmesi icin bilince sunulmus seyler degildir. Bilincin kendisi onlar arasinda süregelen bir seydir zaten, evrensel akistan bir kesittir. Tersyüz etme burada devreye girer. Imgeler evreninin bilince acilmasi degil, bilincin imgeler evrenine acilmasi söz konusudur. Her film, bu evrene ait bir imge-dünyadir. Filmlerle bizim aramizda bilinc araciligiyla doldurulan bir bosluktansa, her yeni filmle birlikte yeniden acilan-catallanan, bir önceye ve sonraya götüren imge ve gösterge problemleri vardir.
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno







