Hünkarin kadeh yönetimi görülmeye degerdi; cok ikiyüzlüceydi. Sampanya kadehini dudaklarina zorlukla degdirebiliyordu. Halbuki keyif düskünü oldugunu hatta raki bile ictigini biliyorduk. On binlerce halk, erkek kadin hatta cocuklardan olusan bir kalabalik mabeynin ve yeni köskün cephe ve etrafina toplanarak Yasa, Horra nidalariyla, sürekli alkislarla dünyayi cinlatiyorlardi. Sultan Hamit, ziyafette bunun farkina varmamis ve gürültüyü isitince rengi ucmustu. Kacmak ve kacinmakta haklari vardi. Gidenler; sefil, ciplak kaliyor, pek azi cürümüs, bitik, ölü halde geri dönüyor. Türk kani, Türk cani heder oluyor, bos yere harcaniyor, halis Türk kani akiyor, Türklük ölüyordu. Diger örnekler gibi cukur doldurmadim, benden önce oraya sürgün edilip ölen babam gibi ölmeyerek cile doldurdum. Ordu degistirdim. Mesrutiyet ilan edildiginde, on alti yil yedi aydir kidemli sürgünden kurtulup Istanbula döndüm. Nizamettin Delilbasi, Abdülhamitin sarayinda gördüklerini, gecirdiklerini genclige ibretle bildirmek icin yazdigi anilarinda eski bozuk düzenle simdiki rejim arasindaki büyük farklari tüm ciplakligiyla gözler önüne seriyor.
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno







