1856 Tarihli Bir Risale Isiginda Tuna Nehrinin Tarihi Cografyasi ve Jeopolitigi - Yildirim, Filiz
17,99 €
inkl. MwSt.
Versandkostenfrei*
Versandfertig in über 4 Wochen
payback
9 °P sammeln
  • Broschiertes Buch

Mazide, halde ve atide dogdugu topraklardan Karodenizin batisina varana kadar gectigi uzun ve genis cagrofyada yasamis, yasayan ve yasayacak alan toplumlarin kaderini Tuna Nehri belirlemektedir. Tunanin tarihi serüveni tetkik edildiginde, nehrin kiyilarinda ya da havzasinda kurulan devletlerin, varliklarini devam ettirmelerindeki en büyük etkenin Tuna hakimiyeti ile paralel oldugu görülmektedir. Tunaya ya da baska akarsulara hakim almak, herhangi bir karo parcasinin tasarrufunu elde bulundurmak ile ayni manayi tasimaz. Her seyden önce siyasi ve iktisadi gücün göstergesi alan bir donanmanin…mehr

Andere Kunden interessierten sich auch für
Produktbeschreibung
Mazide, halde ve atide dogdugu topraklardan Karodenizin batisina varana kadar gectigi uzun ve genis cagrofyada yasamis, yasayan ve yasayacak alan toplumlarin kaderini Tuna Nehri belirlemektedir. Tunanin tarihi serüveni tetkik edildiginde, nehrin kiyilarinda ya da havzasinda kurulan devletlerin, varliklarini devam ettirmelerindeki en büyük etkenin Tuna hakimiyeti ile paralel oldugu görülmektedir. Tunaya ya da baska akarsulara hakim almak, herhangi bir karo parcasinin tasarrufunu elde bulundurmak ile ayni manayi tasimaz. Her seyden önce siyasi ve iktisadi gücün göstergesi alan bir donanmanin varligi sarttir. Bu donanmayi nehirde yüzdürmek de nehre gereken bakimin yapilmasi ile yakinen alakalidir. Elinizdeki calisma, Tuna Nehri kollarinda ve bogazlarinda yapilmasi gereken temizlik, tamir, insa vs. faaliyetlerinin bir projesi niteligindedir. 1856 yilinin yaz aylarinda, Tuna Nehri havzasinda arastirmalarda bulunan Tuna Avrupa Komisyonu üyeleri, nehrin genel durumu ve yapilmasi gerekenleri not ederek bir risale halinde Komisyon Meclisine sunmuslardir. Tunanin Karadeniz ile bulustugu Hizirilyas, Sünne ve Kili bogazlarinin hakimiyetinin 1829-1856 yillari arasinda Rusyada olmasi ve nehre gereken ehemmiyetin gösterilmemesi, 1856 Paris Antlasmasiyla yeniden bogazlara egemen olan Osmanli Devletinin isini hayli güclestirmekte idi. Buna ragmen devlet, gerek harp gemilerinin gerekse ticari araclarin gecis güzergahi olan Tunayi her türlü tehlikeden arindirmak icin gereken bütün cabayi göstereceklerini ve tasimaciliga elverisli bir hale getireceklerini bildirmistir. Cünkü Tuna her seyden önce Osmanli Rumelisinin kalesi konumunda idi. Tuna Nehri halklarin, irklarin havzasidir. Yukaridan asagiya dogru akarken, yalnizca biriktirerek sürükledigi alüvyonlari deniz kiyisina tasimaz. O, denize dogru yol alirken ayni zamanda tarihten parcalari da kiyilarina tasirarak etrafa dagitir. Fakat bu tarihi parcalarin ömrü, Tunanin azgin dalgalarini bütün heybetiyle gösterdigi ana kadardir. Mecrasindan akan sulardan meydana gelen seller sonucunda, bu parcalar topraga gömülmekte ve sakinlestiginde yeni baslangiclara merhaba demektedir.