Zaten hangi erkek asla tek bir cinsiyetci davranis dahi sergilemedigini iddia edebilirdi ki Aci Portakal, 80lerin sonunda, dünyanin dört bir yanindan gelen devrimci militanlarin egitim gördükleri Amsterdamdaki enstitüde yasanan bir cinsel saldiriyi merkezine aliyor. Bu olaylara tanik olan baba, otuz yil sonra kiziyla kadin erkek rollerine, dayatilan kaliplara, siyasete, kadinin siyasetteki yerine deginen konusmalarda iki kusagin da görüslerini karsilikli süzer. Dünyayi degistirme vaadinde bulunan solcularin dahi siddete yeterince mesafe koyamadigini vurgulayarak eril kimligi sorgulayan romanda Yigit Bener, alt metindeki baba-kiz iliskisi üzerinden gerek teknolojik gelismelerin gerekse siyasete ve toplumsal cinsiyete bakisin isiginda kusak farkinin da izini sürüyor. Belki masal anlatmaktan vazgecmeli artik. Zaten erkekler icin sahne alma degil, susup kösesine cekilme zamani geldi sanirim. Öyle olmali... Biz erkekler yeterince konustuk, yazdik, yönettik, sonuc ortada Ille ve hala sözü tekelimizde tutmak icin debelenecegimize, usulca sahneden inmesini bilmeliyiz.
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno