Siki bir okur ve heveskar bir sair olarak onlu yaslarindan ömrünün son yillarina dek siir seyrini sürdüren Wolfgang Borchert, yazdiklarinda Shakespeare ya da Rilke gibi büyük sairlerin sesini yankilayabilmeyi hayal ediyordu hep. Öyle ki bir dönem, Rainer Maria Rilkeye duydugu derin hayranlik sebebiyle kendi mektuplarini ve siirlerini de Wolff Maria Borchert olarak imzalamaya baslamisti. Yakinda sayisi birkac bini bulacak siirlerimin sadece iki ya da üc tanesi kayda deger sayilirsa, iste o zaman kendimi tatmin olmus hissedebilirim, diyen sanatci, ne yazik ki yirmi alti yasinda dünyaya veda etti. Hayattayken yayimladiklariyla birlikte öfke nöbetine kurban gitmemis parcalardan olusan siirlerinin büyük cogunlugu, esas yazinsal üretiminin ön hazirligi sayilabilecek, vesilenin tetikledigi kisa liriklerden ibaretti. Ülkemizde daha ziyade kisa öyküleriyle taninan Borchert, ilk kez bu betikle bir araya getirilen bütün siirleri ve yine ilk kez Almanca aslindan cevrilen Hayir De Baslikli kült savas karsiti manifestosuyla simdi, dilimizde kendisine Orhan Veli ile Metin Eloglu arasinda bir soluk boslugu aciyor. Uyutmuyor bizi tahtakurulari. Bütün gece düsünüyoruz kadinlari, bir gün bir yerlerde karsilastigimiz. Zümrüt ve mavi gözlüler hakkinda, narin ve servi boylular hakkinda cene caldik, caka sattik, gögüs gecirdik. Safak sökerken bir ördek yanimizdan gecip vaklaya vaklaya en yakindaki icdenize kostu Ah be ahbap, böyle bir ördek olsaydin ya
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno







