TAKDIM Babam, Alim bir insandi. 90 yila yaklasan ömrünün yaklasik 75 yilini ögrenerek veya ögreterek gecirdi. Yüzlerce talebe yetistirdi, onlara icazet verdi. Cok okumaktan bir gözünü kaybetti, saglam gözü ise 50 görüyordu. Son gününe kadar elinde mercekle okumaya, okudugunu anlamaya ve anlatmaya devam etti. Her fani gibi, o da bu alemden göctü gitti. Babamin vefatindan sonra hatiralarini, anlattiklarini derleyip yayimlamadigimiz icin cok teessüf ettik. Ancak Kardesim Prof. Dr. Mehmet Celikin, babamizin hatiralarini ve anlattiklarini derleyip yayimlamakla ilgili bir calisma yaptigini söylemesi yüreklerimize su serpti. Insallah onu da en kisa zamanda yayimlariz. Malum, söz ucar, yazi kalir. Babam alimdi ama annem de ariftir. Hem de derinlemesine bir irfana sahiptir. Okuma yazma bilmedigi halde hic süphe yok ki, sözlü kültürün ustalarindandir. Annemin annesi, merhume ninem, annemin sadece annesi degil, ayni zamanda üstadi idi. Ninem cok siki bir halk hekimi idi. Trahomun salgin oldugu, saglik hizmetlerinin yok seviyesinde oldugu yillarda alternatif tipla yüzlerce insanin gözünü iyilestirmisti. Ayni zamanda ninem, müttaki ve musalli, saliha bir hanimefendiydi. Annem ondan yüzlerce bitkinin dilini ögrenmisti. Yaniga hangi ot iyi gelir, mide eksimesini hangi bitki giderir, egzamayi hangi karisim iyilestirir, bunlari biliyordu. Annemin ninemden ögrendigi bir sey daha vardi Sözlü halk edebiyatinin her türü. Sair Sinasi, yayimladigi atasözleri kitabina Dürub-i Emsal-i Osmaniye adini vermisti. Osmanlicada darbimesel atasözü karsiliginda kullaniliyordu. Sinasi, kitabinin önsözünde atasözlerini hikmet-i avam diye niteliyordu. Yani, halk felsefesi. Bazilari, cogu okuma yazma bile bilmeyen insanlarin felsefesi mi olur diye itiraz edebilir. Evet, olur. Onlarin cogu hayat üniversitesinin tecrübe fakültesinden mezundur. Annem, konustugunuz her konuyla ilgili olarak adeta cuk diye yerine oturan bir atasözü söyler, bazen onu güzel bir mani ile süsler, ya da etrafinda samimi bir dinleyici kitlesi bulunca, kissadan hisse cikarilacak bir hikaye anlatirdi. Sözleri yag bal, ancak icraati rezil olan biri mi söz konusu, hemen patlatirdi Oglum onun vaazi Musaninkine, fiili Firavununkine benziyor. Kendini bilmez, kaybedecek bir seyi olmayan biriyle dalasacagimiz zaman hemen devreye girer, Bakin oglum, bizim kovamiz süt doludur, onlarin kovasi bostur; carpisirsak bizim sütümüz dökülür. derdi. Uzun kis gecelerinde, televizyonlarin degil, henüz radyolarin bile hayatimizda yer etmedigi zamanlarda, tüten ciranin verem sarisi isigi altinda bize masallar anlatirdi. Tandirin üstüne yerlestirilmis kürsünün etrafinda, ayaklarimiz tandira sarkitilmis olarak onu dinlerdik. Bazen babamdan dinleyip ezberledigi Kisas-i Enbiyadan Peygamberler Tarihi arkasi yarin tadinda bölümler anlatir, bazen oradan Zaloglu Rüsteme gecerdi. Gözlerimize uyku sisleri cökünceye kadar bu, her aksam böyle devam ederdi. Ciradan, idare lambasina terfi ettik, ardindan elektrikle tanistik. Sonra televizyon ve digerleri. Artik masallar eski tadi vermedigi gibi annem de eskisi kadar hevesli degildi. Bizden sonraki nesil, sözlü kültür ürünlerinden mahrum büyüdü. Simdi masallarin yerini Harry Potterlar aldi. Anadoluda cocuklar babalariyla mesafelidir. Dert ortagi, sirdas, ihtiyac kapisi annelerdir. Bizim icin de öyleydi. Onun dizinin dibinde büyürsünüz. Ondan size irfan namina ne gectiyse bu, sizin en büyük zenginliginiz olur. Annemin zengin dagarciginin hepimiz farkindaydik. Ancak bu dagarcigi yazili hale getirmek fikri, kardesim Hamit ile yegenim Selime aittir. Muhtelif zamanlarda spontene olarak annemin anlattiklarini kaydettiler. Bazen usul hatasi yapip önüne kayit cihazini koyup, anne veya nine, su meseleyi anlatir misin dediklerinde annem kendisi olmaktan cikar, röportaj veren birine dönüsürdü. En güzel ürünler, habersizce yapilan kayitlardan veya tabii sohbet ortamlarinda elde edildi. Kaderin garip bir cilvesidir ki, bugün iki evladi Türk Edebiyati profesörü olan Annem, kirik dökük olarak konusabildigi Türkceyi 30lu yaslarindan sonra ögrendi. Onun Kürtce olarak dillendirdigi atasözleri, mani, hikaye ve masallarin Türkce karsiliklarini kardesim Hamit ve degerli aile dostumuz Ömer Ömeri yerli yerine oturttular. Onlar ayni zamanda bu kitabin editörlügünü de üstlendiler. Selimle birlikte Ömer ve Hamide de cok tesekkür ederim. Her fani gibi annem de günün birinde ebedi aleme yelken acacaktir. Ondan kalanlar, onun hayirla yad edilmesine vesile olursa kendimizi bahtiyar addedecegiz.
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno







