Nazi-Sovyet Saldirmazlik Antlasmasinin imzalandigi, Fransanin birkac hafta icinde cöktügü, Mihver güclerinin hizla ilerledigi bir dönemde bagimsizligini yakin zamanda kazanmis Türkiye, Ikinci Dünya Savasina girmemek icin büyük bir gayret gösterdi. Denge Oyunu, iktisadi ve asker acidan eli zayif olan Türkiyenin bu dönemde nasil bir dis politika izledigini oldukca ayrintili bir sekilde ele aliyor. Dis politikayi yönetenlerin gercekciligi ön plana alarak, nasil kararli bir aktif tarafsizlik izlediklerini, Müttefik ve Mihver ülkelerin diplomatlariyla nasil pazarliklar yaptiklarini, hangi argümanlari kullandiklarini, savas sirasinda yasananlar ve savas sonrasinda olacaklar konusunda hangi hususlara dikkat ettiklerini diplomatik kaynaklari, anilari, belgeleri ve basini ayrintili bir sekilde inceleyerek ortaya koyuyor. Türkiye Ikinci Dünya Savasinin güclü devletlerini basariyla etkilemis ve böylelikle savasa karistirilma olasiligini azaltmistir. Etkinligi ise yoksul ve azgelismis bir ülkenin konumu ile orantili degildir. Bu etkinlik elindeki olanaklari en iyi sekilde degerlendirmesini bilen bir karar verici kadronun varligi ve ülkenin cografi konumunun olaganüstü duyarligi sayesinde saglanmistir. Ancak cografi konum bu tür bir basari icin yeterli degildir, zira dogru degerlendirilmedigi takdirde ülkenin mahvina da neden olabilir. SELIM DERINGIL
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno







