Yil 1980... O yazin sicak günlerinden birinde ülkenin en yüksek tirajli gazetelerinden biri sekiz sütuna manset atti ÜLKENIN SAHIBI YOK MU Türkiyede halk, iktidar ve muhalefet arasindaki bitmeyen siyasi kavgadan artik iyice usanmis; partiler ve liderler seviyesinde yasanan catismanin siddetinin katlanarak sokaga yansimasindan da sikayetci... Sag-sol cepheler arasindaki silahli catismalarin giderek tirmanmasi ve ölenlerin sayisinin da gittikce artmasindan dolayi ülkenin gelecegi ciddi sekilde sorgulanir olmus. Kimisi Erken secim lazim derken bazilari da en dogru cözümün Cumhuriyet Halk Partisi ve Adalet Partisi koalisyonu oldugunu, yukarida gerceklesecek bu barisin kisa sürede asagiya da yansiyacagini ileri sürüyor. Ama bunun önünde de önemli bir engel var Liderlerin kisisel inadi ve birbirlerine karsi olan sahsi antipatileri... Feyiz Erdogan yakin tarihimizin en siddetli dönemlerinden birini, bir grup gencin hikayesi üzerinden cesur bir dille yazdi; Eylül Firtinasi. Sagci bir gence asik olan Ankarali bürokrat bir ailenin kizi Suna; Ankara Hukuk Fakültesininde hakim olmak icin okuyan genc subay Nazmi; idealist bir gencken kendini büyük bir siyasi oyunun icinde bulan Fatih; ODTÜde okurken cezaevine düsen Utku ve digerleri... Ülkede kör dövüsü sürüp giderken onlar, hem demokrasi hem de kendi yasamlari ugruna büyük bedeller ödeyeceklerdi
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno