Insani insan yapan niteliklerin basinda kusatici ve keskin bir zaman bilincinin geldigi fikri öteden beri felsefede, dinlerde ve mitolojilerde önemli bir yer tutuyor. Hatta insani gecmis, simdi ve gelecek arasinda bir köprü, bir dügüm noktasi olarak görmek, sayisiz kültürde insanin kendine ve dünyaya bakisinin önemli bir parcasini olusturageldi. Böyle olmasina ragmen sosyal bilimlerin ve özellikle de insani konu edindigini iddia edegelmis antropolojinin gecmise ve simdiye odaklanarak gelecegi büyük ölcüde ihmal ettigi, hatta bu ihmalin antropolojinin gelecegini de kuskulu hale getirdigi yönünde elestiriler bir süredir daha yüksek sesle dillendiriliyor. Bu kitap, insani ve kültürleri anlamada gelecegin ve gelecek bilincinin oynadigi role odaklaniyor. Aristoteles ve Augustinustan Husserl, Heidegger, Ricoeur, ve Schatzkiye kadar uzanan bir düsünce geleneginin isiginda, gelecegin bizim icin hazirladiklarini ve bizim gelecege hazirlanma tarzlarimizi ortaya koyarak, gelecegi antropolojiye dahil etmenin ve antropolojiyi gelecege tasimanin kosullarini belirlemeyi amacliyor. Insani gündelik pratikleri icinde gelecekle, henüz olmamis olanla, olandan baskayla kurdugu iliski üzerinden ele almanin, yeni ve gelecege miras birakilabilecek bir sosyal antropoloji gelistirmenin olanagini arastiriyor
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno







