Edebiyatta natüralizmin temsilcilerinden olan, toplum icin sanat görüsünü benimsemis Hüseyin Rahmi Gürpinar eserlerini mizahi bir dille kaleme alir. Toplumun geleneklerini, aile yasantisini, aile ici sorunlari, mahalle kavgalarini, batil inanclari, yasadigi cagin toplumsal degisimlerini basarili bir sekilde gözlemleyerek eserlerinde bu temalari isler. Gulyabani de yazarin üslubunun en güzel sekilde ortaya koyuldugu eserlerinden biridir. Muhsine gecimini saglamak icin bir köskte calismaya baslar. Bu kösk gulyabaninin, perilerin, cinlerin kol gezdigi bir yer olarak kötü bir nama sahiptir. Köskün hanimi basta olmak üzere tüm calisanlar da bu dogaüstü canlilardan korkmakta, onlarin her dedigini yerine getirmektedir. Muhsineye her duydugunun ve gördügünün pesine düsmemesi ögütlense de o, merakina yenik düser. O andan sonra olaylar tüm kösk halki icin cok farkli bir hal alacaktir. Korku ve mizah unsurlarinin bir arada islendigi Gulyabanide batil inanc hapishanesindeki insanlarin, aklin yolunu izlediklerinde nasil özgürlestikleri gözler önüne seriliyor. Hüseyin Rahmi Gürpinarin masalsi özellikler ile hicvini bulusturan, edebiyatimizin mihenk taslarindan olan bu romanini Zülfü Livanelinin önsözüyle okurun ilgisine sunuyoruz.
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno







