Bu agaclarin dogal olmadigini bilmeyen yok. Herkes denizin agaclari kuruttugunu, perisan ettigini bilir. Bu seyler suda degil de karada yasayan, seytani, korkunc, büyük deniz yosunlari gibi uzayip gidiyorlar. Sanki kutsal deniz yilani kiyiya cikmis da, bayim, her seyi yiyip bitiriyormus gibi... Cornish kiyilarindaki bir köyde toprak agasi olan Vane, sanatsever dostu Bay Cyprian Paynteri evine davet eder. Kelt kökenli ozan Treherne, Avukat Ashe ve Doktor Brown da kisa sürede masanin etrafindaki yerlerini alirlar. Bes arkadas pek cok seyden bahsederken, sohbet döner dolasir tavus kusu agaclarina gelir. Tavus kusu agaclari civardaki hemen herkesin korkulu rüyasina dönüsmüs durumdadir. Kasaba halki bu agaclarin hastalik yaydigini, hatta insanlari yediklerini bile iddia eder. Kimse o civarda dolasmak istemez. Vane ise bütün bunlari peri masali olarak görür, halkin cekincesini önemsemez ve arazisi icinde bulunan agaclarin kesilmesine bir türlü razi olmaz. Kendine o kadar güvenir ki, bir gece arkadaslarinin yanindan kalkip, sabaha kadar agaclarin yaninda uyuyacagini, sabah da elini kolunu sallayarak dönecegini söyler. Ne var ki o geceden sonra Vaneden haber alinmaz ve her sey böylelikle baslar Bu bir cinayet midir, yoksa agaclar gercekten insan mi yemektedirler Chestertonin büyük bir ustalikla ördügü novellasi Gurur Agaclari akilcilikla gelenekselligi karsi karsiya getirir. Polisiyenin o gizemli yanini da kullanan ve her adimda sorusturmayi derinlestiren Chesterton, sürpriz sonlari sevenleri fazlasiyla tatmin ediyor.
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno







