On be¿ y¿l kadar önce bir yay¿nevinde editör olarak çal¿¿¿yordum. Ya da ¿öyle bälamal¿y¿m söze: Asl¿nda bir ara, yay¿nc¿ olmak istemi¿tim. Tecrübe kazanmak için bir yay¿nevine gittim. Onlar da gönüllü olarak çal¿¿ma iste¿imi kabul etmi¿ti. Saatlerce kitap okuyor, düzeltme yap¿yordum. Arada s¿rada yemek verirlerse karn¿m¿ doyuruyordum. Genellikle, yay¿nevinin sahibi ekmek aras¿ köfte söylerdi... O kadar çok i¿siz üniversite mezunu vard¿ ki ortal¿kta... Yay¿nc¿ için editör bulmak sorun olmuyordu. Kendisi ortaokul mezunuydu ama üniversite diplomas¿ olan en az on ki¿iye i¿ vermi¿ti... Ben de bu i¿i yapmak istiyordum ama gönüllü çal¿¿ma d¿¿¿nda kimse yeni bir eleman istemiyordu. O güne de¿in yay¿n dünyas¿n¿n ne kadar saçma, ac¿mas¿z, para canl¿s¿ bir sektör oldu¿unu bilmiyordum. Ne san¿yordum biliyor musunuz? ¿nsanlar¿n canla bäla kültüre katk¿ olsun diye kitap ç¿kard¿¿¿n¿ san¿yordum. En iyi kitab¿ bulmak için yay¿nc¿l¿k yap¿l¿r san¿yordum. Adamlar¿n tek derdi kazanmakt¿. Hangi kitap para getirir, hangisi getirmez ona bak¿yorlard¿. Bunun d¿¿¿nda bir ölçü yoktu. Bu da benim can¿m¿ s¿k¿yordu. ¿simleri bilinmeyen, kendi kendine bir ¿eyler yazan yazarlar¿n kitaplar¿, de¿erlendirilmeye bile al¿nm¿yordu. Bu yazarlardan biri, emekli ö¿retmendi. O günlerde yay¿nevi sahibi bäka bir ¿ehre gitmi¿ti. Ben de patron gibi koltu¿a oturmu¿ bir ¿eyler okuyordum. ¿çeriye yäl¿ bir amca girdi. Beni de yay¿nevinin sahibi sand¿. Elinde bir dosya vard¿. Kitab¿n¿ basmam¿z¿ öneriyordu... Tabi önce dosyan¿n incelenmesi gerekecekti... "Ne kadar sürede incelenir?" diye sordu. Döru cevap asl¿nda, "Karl¿ bir i¿ mi de¿il mi, önce buna bak¿lacak," ¿eklinde olacakt¿. Karl¿ bir i¿ oldu¿una karar verilirse hemen okunur, kâr getirmeyecekse y¿llarca inceleme s¿ras¿n¿n gelmesini beklerdi. Neyse... Amcaya bunlar¿ söylemek döru olmazd¿. Sadece, "Bir kaç ay sürebilir," demekle yetinmi¿tim. Biraz da haline üzülmü¿tüm. Acaba ben de mi bir gün böyle olacakt¿m? Aylarca, belki y¿llarca emek verdi¿iniz bir kitab¿ bast¿ramaman¿z ne kötü... Üstelik amca çok mahcup görünüyordu. Kendinden utan¿r gibi bir hali vard¿. Bir de ¿iir kitab¿ yazd¿¿¿n¿ ama ¿iirlerini bast¿ramad¿¿¿n¿ söylemi¿ti. Getirdi¿i dosya, ¿iir üzerine yap¿lm¿¿ bir arät¿rmaya benziyordu. ¿lk bak¿¿ta ne oldu¿unu bir türlü anlayamad¿m. Zaten o s¿rada amca anlat¿yor, ben de dinliyordum. "¿lginizi çekecek bir çal¿¿ma bu... Kendim yazd¿m diye söylemiyorum... ¿nan¿n bu güne kadar kimse böyle bir arät¿rma yapmam¿¿t¿r. Yok yani... Dünyay¿ tarasan¿z bu kadar özgün bir kitap bulamazs¿n¿z," demi¿ti. Ben de "çay içer misiniz?" diye sormu¿tum. Çaylar¿m¿z bitinceye kadar, neden böyle bir kitaba ihtiyaç oldu¿unu anlatm¿¿t¿. Gerçi anlatt¿¿¿ her ¿ey bana saçma gelmi¿ti ama o, inanarak anlat¿yordu. Bu yüzden dikkatle dinliyordum. Neyse, uzatmayay¿m... Amcan¿n kitab¿n¿, yay¿nevinin basmas¿ mümkün de¿ildi. Böyle bir kitap, kimseye kuru¿ kazand¿rmazd¿. Bu gerekçenin bir ¿ekilde yazara aktar¿lmas¿ gerekiyordu. Buna benzer lüzumsuz i¿leri bana b¿rakm¿¿lard¿. Bu görevi üstlenmi¿ olmaktan bir süre sonra nefret ettim. Bir nevi kitap cellad¿ olmu¿tum. Asl¿nda karar¿ bäkalar¿ veriyor, ben de bu karar¿n aktar¿c¿l¿¿¿n¿ yap¿yordum. Bälang¿çta höuma gidiyordu. Bir nevi otorite konumuna yükseldi¿imi san¿yordum. Ben de az aptal de¿ildim dörusu... Ama bu kitab¿ okumak istiyordum. Amcay¿ üzmeden ona kitab¿yla ilgili dü¿üncelerimi aktaracakt¿m.
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno