Bir zamanlar tasasizca ucan bir marti vardi gölün etrafinda. Öyle özgürdü ki kanatlarinin altina serilen dünyayi sadece kendine ait sanirdi. Ama bir gün bir adam cikti karsisina, sebepsizce kirdi kanatlarini, doldurdu icini samanla. Ömrünü bosa geciren bir adamin serzenisiydi bu; cektigi ahlarin, mutsuzlugunun, bir türlü kendi sesini bulamayisinin, zamana ve insanlara yenik düsüsünün kacinilmaz sonuydu. Üstelik asikti da ama ask bile yarasina merhem olmamis, yalnizca izdirap vermisti ruhuna. Oysa herkes ne kadar kolay oynuyordu su hayatta kendisine bicilen rolü. Hepsi de mutlak basarinin, mutlulugun ve bir olma duygusunun pesindeydi. Askti onlari ayakta tutan belki de; kimisi sevdigine bencilce sarilirken kimisi de fedakarca serbest birakiyordu onu. Paylastiklari tek bir ortak nokta vardi; o da gururlarini bir kenara birakmis olmalariydi. Anton Cehovun bu ölümsüz eserinde esriklik acze, özgünlük hor görülmeye, hayat ise acinasi bir tiyatro metnine dönüsürken dile getirilmeyenlerin aciya, dile getirilenlerinse daha da büyük aciya sebep olduguna sahit oluyoruz. Bazen sadece ucmak gerekir; ruhumuzun kanatlarini kirmaya calisanlara aldirmadan
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno