Mevlanadan üc yüz sene önce yasamis olan Ebul-Hasan Bsenc söyle demisti Dün tasavvufun adi yoktu ama hakikati vardi. Bugün ise adi var, kendi yok. Mevlananin meshur fil hikayesi vardir. Herkes bu koca canliyi dokundugu organina göre tarif etmisti. Bu gercek, yasadigimiz yüzyilda, genelde tasavvuf; özelde Mevlevlik icin yeniden sahneye cikti. Özellikle 1925 tarihinde tasavvuf egitimin kurumu olan tekkeler kapatilip ilgili kelimeler dahi yasaklaninca olan oldu.Cahil, cikarci, takiyyeci ve istismarcilar icin kapilar ardina kadar acildi. Isin gercegini bilenler susturulunca söz, ayaga düstü. O gün bugün tasavvuf ve mutasavviflari hakiki vecheleriyle tanimak imkansiz hale geldi. Gercek arifler ise bu manzarayi aci tebessümlerle seyretti. Mevlana ve meslektaslariniherkes kendine göre tanidi ve tanitti. Kimi hümanist dedi, kimi panteist. Kimi 677 sayili kanuna alkis tuttu, kimi beyaz entarili dönen dervislere. Bu arada gercek olmayan yanlislar birbirini kovaladi. Hz. Pirin dedigi oldu Herkes beni kendine dost edindi. Fakat icimdeki sirlari kimse arastirmadi. Iste, Mevlev kültürüyle ic ice olan bir ailede büyüyen ve uzun zamandan beri bu tecellileri seyreden Kudsi Erguner, hos olmayan manzaralardan bir kesit sunuyor. Mevlevligin temel kaynaklarina bakarak yorumlarini aktariyor. Düsünmek isteyenlere yardimci olmak istiyor.
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno