Tahakküm, hükümranlik, yönetim Her bicimiyle siyaset, ailede ve toplumda, örtük ya da acik olsun, özerklige veya tahakküme dayansin, temelde bir iktidar iliskisidir. Bu iktidar iliskileri türlü bicimde ortaya ciksa da esas olarak insana, insanliga dayanir. Yunan bilgeliginin farkina vardigi gibi, kendine hakim olmak baskalarina da hakim olmanin pratigini saglar. Ya da nübüvvet havzasindaki toplumsal selamet düsüncesinin esas aldigi pastoral ahlakin siyasal mecrainda oldugu gibi kendine dair bir sorumluluk kaygisi, baskalarina dair de bir sorumlulugu gerektirir. Bu ögretilere göre siyaset devletten önce gelir, dogaldir; devlet ise kurumsaldir, bir sürec icerisinde bicimlenir ve topluma karsi da bir bicimde mesafelenir. Rekabete acik olsa da dayanismayi da gerektirir ama zorbalik ve tahakküm, siyaseti imkansizlastirir. Sorgulamalarina insan hakkindaki temel sorulari tersine cevirerek baslar Bilgi ne yapar neyi anlatir degil; iktidar nasil insa eder nasil bastirir degil; ve bir kendilik iliskisi nasil icat edilir nasil kesfedilir degil. Bu baglamda Goethenin Kanta yönelttigi suclamadan, yani zihinlerimizi bir kafese tikma ve ardindan da parmakliklarin ötesine bakmaya cagirma suclamasindan asla cekinmez. Dolayisiyla da, neyi bilebilirim sorusunun yerine sorularim nasil türetiliyor ve bilis yolum nasil belirleniyor sorularini gecirir. Ne yapmaliyim yerine, gercekligi deneyimleme konusunda nasil konumlandiriliyorum ve yükümlülük alanimin tanimlanmasinda nasil bir dislama islemi gerceklesiyor sorularini sorar. Neyi ümit edebilirim yerineyse dahil oldugum mücadeleler nelerdir ve özlemlerimin, emellerimin parametreleri nasil tanimlaniyor sorularini koyarak bunlarin cevaplarini arastirir.
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno