Seker, bugün gündelik hayatimizin her aninda, zorlu bir toplanti veya sinavdan cikinca sigindigimiz, yoruldugumuzda verdigi enerjiye sarildigimiz, eglenceli anlarimizda yanimizdan eksik etmedigimiz, ama tüm bunlar olurken cogu zaman tükettigimizi bile fark etmedigimiz bir meta. Ama eskiden böyle degildi. Yüksek miktarlarda üretime gecildigi döneme dek yüzyillar boyunca ancak kraliyet saraylarinda ya da aristokratlarin sofralarinda denk gelinebilecek, yetistirmesi, sevk etmesi ve hatta satisi bile oldukca zorlu sartlar altinda gerceklesen ve adeta elmas niteliginde bir lükstü. Günümüzde alisveris listesinin vazgecilmezi, mutfagin birinci sirada gelen damak zevki elcisi ve giderek endüstriyellesen beslenme seklimizin olagan süphelisi haline gelmeden önce; köle tarlalarindan Atlantik okyanusunun dalgalarina, rihtim rafinerilerinden panayir tezgahlarina, saray kilerlerinden süpermarket raflarina uzanan, emek ve aci dolu uzun bir hikaye yazdi. Artik sekersiz bir hayat düsünemiyor, düsünsek bile ona erisemiyorsak, bunun nedeni iste bu uzun hikayenin sosyolojik, ekonomi-politik ve ekolojik temellerinde yatiyor. Neredeyse tüm akademik hayatini kölelik konusuna ayiran uzman tarihci James Walvin, Seker Kölelikten Obeziteye Cürüyen Dünya eserinde kölelikten 21. yüzyil neo-liberal ekonomisine uzanan güzergahta adim adim sekerin izini sürüyor; obezitenin küresel bir salgin haline geldigi günümüzde, artik tatli yiyip tatli konusamayacagimizi acik ve akici bir dille anlatiyor.
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno







