O kasvetli günün sabahinda ortaliga koyu bir sis cökmüs, her seyi kalin bir örtüyle sarmalamisti. Sis hic dagilma-yacak gibiydi. Bu gri örtüye bürünmüs sehir el büyüklügündeki yatagina büzüsmüs, uyuyordu. Bir cocuk, karsidaki binanin penceresinden basini cikarmis, Sis cekildii, günes dogduu diye bagiriyordu. Adeta tükenen umutlari diriltiyor, hic dogmayacak sanilan günü müjdeliyordu. Sis cekildiii Ferhat, otobüsten inmis, sacagin altina siginmisti. Bir müjde almis gibi gözleri parildadi; gülümseyerek daglara bakti. Günes yüzünü gösterdi. Nihayet dönebildim, dedi icinden. Hasan Hayri Ates, bu romaninda, umut etmenin henüz unutulmadigi zamanlarin insanlarina götürüyor bizi, devrimci maceralarin zulme serbetli insanlarina. Romanin kahramanlari duvar gibi yükselen bir ucurumun basinda öylece durmus, asagilara, bosluga bakiyorlar. Ama göz mesafesinden daha derinlere uzaniyor ucurum, dibi yok; baktikca derinlesiyor, uzaklastikca uzaklasiyor. Günes henüz dogmus. Karli dagin burcunda parliyor. Doguya bakan bayirlar sabahin sari isigi icinde yüzüyor, batiya bakan bayirlar hala gölgede.
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno







