Sosyolojinin kurucu isimlerinin önemli bir kismi, canli bir organizma olarak telakki ettikleri toplumun belirli evrensel yasalara tabi oldugunu iddia etmekteydiler. Onlara göre sosyolojinin birincil misyonu bu kanunlari kesfetmekti. Toplumsal kanunlar bir kez kesfedildiginde, toplumun hayatiyet ve isleyisine vakif olunacak, gidisati öngörülebilecek yani gelecege dair spekülatif kestirimlerin ötesinde bilimsel hükümlere varmak mümkün olacakti. Tarihi bilinmedikce, bir bilim tam olarak anlasilamaz. Comteun bu lakonik ifadesi belki de en fazla, bizzat kurdugu ve sosyoloji adini verdigi bilim icin gecerlidir. Isim babasi tarafindan bilimler hiyerarsisinin zirvesine yerlestirilen bu yeni bilim Fransada dogar, kurumsallasir ve yirminci yüzyil baslarinda bilimsel mesruiyet ve özerklik kazanarak akademik bir disipline dönüsür. Elinizdeki bu kitapta, Durkheimin ifadesiyle bir Fransiz bilimi olarak on dokuzuncu yüzyilda inkisaf eden sosyolojinin erken dönem tarihi, dört kurucu düsünürden hareketle incelenmektedir. Sosyolojinin dogus ve kurumsallasma sürecine damgalarini vuran Montesquieu, Tocqueville, Comte ve Durkheim; entelektüel biyografileri, düsünsel kaynaklari, siyasal pozisyonlari, toplumsal cözümlemeleri, kuram ve yöntemleri itibariyla ele alinmaktadir. Sosyolojinin önde gelen dört Fransiz kurucusunun orijinal metinlerini merkeze alan bu sentetik calisma, onlarin bilim ve toplum anlayislarindaki farkliliklari göstermeyi amaclamakla birlikte aralarindaki benzerliklerin, düsünsel iliski ve sürekliligin altini cizmeyi de ihmal etmemektedir.
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno