51,99 €
inkl. MwSt.
Versandkostenfrei*
Versandfertig in über 4 Wochen
payback
26 °P sammeln
  • Broschiertes Buch

Insanligin Yildizinin Parladigi Anlar Insan hayatinda cok nadiren alcakgönüllülük gösteren o büyük an, kendisinden yararlanmasini bilmeyenlerden son derece korkunc intikam alir. O büyük an, ürkekleri asagilamayla geriye iter ve yeryüzünün bir baska tanrisi olan yilmayan yaradilislari ise, atesli kollari arasina alip kahramanlarin gökyüzüne yükseltir. O bir tek saniyeyi, layik olmadigi halde kendisini kadere söz gecirecek yere yükseltmis o saniyeyi, hicbir sey bir daha geri getiremez.Sans, cok sevdiklerine karsi bile her zaman cömert degildir ve ilahlarin, ölümsüzlere unutulmaz isler basarma…mehr

Produktbeschreibung
Insanligin Yildizinin Parladigi Anlar Insan hayatinda cok nadiren alcakgönüllülük gösteren o büyük an, kendisinden yararlanmasini bilmeyenlerden son derece korkunc intikam alir. O büyük an, ürkekleri asagilamayla geriye iter ve yeryüzünün bir baska tanrisi olan yilmayan yaradilislari ise, atesli kollari arasina alip kahramanlarin gökyüzüne yükseltir. O bir tek saniyeyi, layik olmadigi halde kendisini kadere söz gecirecek yere yükseltmis o saniyeyi, hicbir sey bir daha geri getiremez.Sans, cok sevdiklerine karsi bile her zaman cömert degildir ve ilahlarin, ölümsüzlere unutulmaz isler basarma imkanini bir defadan fazla verdikleri az görülmüstür. Ikinci Mehmetten Händele, Yüzbasi Rougetden Napolyona,Goetheden Dostoyevskiye, Tolstoya, Lenine yasanmis öykülerde insanlik tarihini degistiren o ana taniklik edeceksiniz. Yakici Sir Avusturya Alplerinde bulunan bir otelde tatilini geciren Baron icin, sikici günlerini renklendirebilecek tek sey flört edebilecegi bir kadinla tanismaktir. Ayni otelde tatil yapan bir kadin dikkatini ceker. Fakat kadin sert görünümüyle bütün ümidini kirmistir. Onu etkilemenin yolunun, kadinin on iki yasindaki ogluyla dostluk kurmak oldugunu düsünür. Simdiye kadar cocuk oldugu icin yeterince ciddiye alinmadigini düsünen Kücük Edgar, kendisine bir yetiskin gibi davranan Barona büyük bir hayranlik ve coskuyla karsilik verir. Bir süre sonra Baron, cocugu kullanarak annesiyle de samimiyet kurar. Ilk basta her sey yolunda giderken, cocuk git gide bu üclü arkadasliktan dislandigini hissetmeye baslar. Annesiyle Baronun kendisinin bilmedigi bir sir paylastigina, Baronun annesini üzecek kötü planlari olduguna, bir seylerin yanlis gittigine inanmaya baslar. Kendisinden saklanan bu sirri kesfetmek ve annesini korumak icin büyük bir mücadeleye girisir. Satranc Mirko Czentovic, on iki yasinda yetim kalinca iyiliksever bir rahibin himayesine girmistir. Zekasindan süphe duyulan ve önemsenmeyen bu cocugun, tesadüf eseri bir satranc dehasi oldugu ortaya cikar. Ve Mirko yillar sonra dünya satranc sampiyonu olarak karsimizdadir. New Yorktan Buenos Airese gitmekte olan bir yolcu gemisinde; zengin bir adam, Mirko Czentovice ücreti karsiliginda bir el satranc oynamayi önerir. Önce zengin adama, sonra hem izleyici hem oyuncu olarak katilan gemi sakinlerine karsi mücadele eden Mirkonun yenilmezligi, Dr. B. sayesinde sarsilir. Dr. B. karsilasmayi izlerken dayanamayip oynayanlara karisinca, sampiyonla karsilasmasi icin teklif yapilir. Oysa Dr. B. satranc zehirlenmesi denilen bir semptomu atlatmistir ve satranc oynamasi yasaklanmistir. Avusturyali bir göcmen olan Dr. B., Gestapo tarafindan esir edildigi günlere döner. Kücük bir odada günler, haftalar, aylar boyu esir tutulmustur. Sorguya götürüldügü bir gün rastlanti eseri ele gecirdigi kücük bir satranc kitabi sayesinde bu oyunun tüm inceliklerini ögrenmistir. Önünde satranc tahtasi veya taslari yoktur. Oyunu ilk basta tamamen kurgusal olarak zihninde, daha sonra boyadigi ekmek parcalariyla ve carsafinda olusturdugu karelerle oynar. Kisiligi de tipki satranc gibi iki zit renk olmus, kisilik bölünmesi yasamaya baslamistir. Serbest kalip tedavi olduktan sonra bir daha satranc oynamaz Ta ki, o güne kadar. Stefan Zweigin muhtesem bir kurguyla kaleme aldigi bu kisa roman ya da uzun öyküsünü bir solukta okuyacaksiniz. Olaganüstü Bir Gece Ailesinden kalan miras sayesinde lüks ve huzur icinde yasayan genc bir adam, giderek hicbir seyden zevk almamaya ve duyarsizlasmaya baslar. Siradan bir pazar gününü at yarislarinda gecirmesi tesadüfen suc islemesine sebep olur. Sucun verdigi heyecan ve haz sayesinde duygulari tekrar harekete gecer ve insan oldugunun farkina varir. Ayni günün aksami, yakinlardaki bir lunaparkta vakit gecirmeye karar verir ve alt tabaka insanlarin ziyaret ettigi bu yerde ic dünyasinda bir aydinlanma yasar. Korku Baskentin ünlü avukatlarindan birinin karisi olan Irene, saygin bir hayat sürmektedir. Düzgün giden sekiz yillik evliligi ve iki cocugu vardir. Ne var ki arzularina yenik düserek sehre gelen genc bir piyanistle gönül iliskisi kurar. Piyanisti gizlice ziyaret ettigi günlerin birinde, apartmandan cikarken, dilenci kilikli bir kadin karsisina cikarak sirrini ögrendigini söyler ve onu suclar. Ilerleyen günlerde sik sik Ireneye santaj yaparak para ister. Istenilen paranin miktarinin her gecen gün artmasi sonucunda Irene, maddi olarak cökmüstür. Disari cikmaktan korktugu icin evde daha cok vakit gecirmeye baslar. Bu arada cocuklariyla yakinlasmasi ve esinin ona olgun, saygili, anlayisli davranmasi vicdaninda derin bir yara acar, manevi olarak da ucuruma sürüklenir. Ve bir gün, bu santajlardan kurtulmak icin cözümü bulur. Bir Kadinin Yasamindan Yirmi Dört Saat Fransiz Rivierasindaki kücük bir otelde dinlenen konuklar, bir gece ögrendikleri haberle sarsilir. Esi ve iki cocuguyla tatile gelen Bayan Henriette kayiptir. Herkes onun hayatindan endise ederken, Bayan Henriettenin birkac gün önce otele gelen cgenc bir Fransizla kactigi ortaya cikar. Konuklar bir araya geldiklerinde, acimasizca elestiriler yaparak günlerce olayin ahlaki boyutunu tartisirlar. Oysa anlaticimiz, bu konuda insani sebepler öne sürerek olayin hosgörüyle karsilanmasi gerektigini savunur, böylece tartisma her seferinde alevlenir. Otelde kalan yasli ve zarif bir hanimefendi olan Bayan C, anlaticimizin tavrindan cesaret alarak yillar önce yasadigi ve hayatini alt üst eden yirmi dört saatini onunla paylasmaya karar verir. Bir Cöküsün Öyküsü XV. Louis dönemi Fransiz sarayinin en etkin kadinlarindan Madame de Prie, bir gün kralin gözünden düser ve Normandiyada bir köye sürülür. Erkekler tarafindan ilgi görmeye, Parisin isiltili hayatina, yapmacik da olsa saygi ve hayranlik duyulmasina aliskin olan Madam icin bu sürgün günleri katlanilmazdir. Yalnizlik cekecegi ve kendiyle basbasa kalacagi bu zamanda hayatina anlam katan tek seyin eski günlerdeki yasantisi oldugunu anlar. Artik gitgide saglikli düsünme yetisini de kaybetmistir. Bir gün, onu kiskanan ve sehirden uzaklasmasina icten ice gülen ne kadar aristokrat varsa hepsini sürgün oldugu köye toplayarak bütün zenginligini gösterebilecegi bir sölen yapmaya karar verir. Amaci hem dikkat cekmek, hem mutlu oldugunu sanmalarini saglamak hem de onlara unutamayacaklari bir veda etmektir. Bilinmeyen Bir Kadinin Mektubu Yasama tutunmak zorunda kalirsam, bu mektubu paramparca edecegim ve her zaman yaptigim gibi sessizligimi, bilinmezligimi korumaya devam edecegim. Ancak bu mektup su an elindeyse, bil ki artik ölmüs olan bir kadinin, hayatini en basindan son anlarina kadar sana adamis olan bir kadinin hayat hikayesini dinliyorsun. Sözlerim seni korkutmasin sakin. Bu ölü kadin artik hicbir sey istemiyor; ne sevgi ne acinma ne de bir teselli... Sadece tek bir sey istiyorum senden; su an sana siginan acimin bana söylettigi her seye inanmani. Hepsine inan, senden tek istegim bu. Hem hic kimse biricik cocugunu ölüme teslim etmisken yalan söylemez. Ay Isigi Sokagi Mürebbiye Görünmeyen Koleksiyon Stefan Zweig, üc novellasindan olusan bu kitapta yine insan psikolojisinin derinliklerine iniyor. Ay Isigi Sokaginda, Fransada denizcilerin ugrak yeri olan bir liman kentine gidiyoruz. Bir gezginin, Almanca sarki söyleyen bir kadin sesi duymasi ve sesin sahibini aramasiyla macera baslar. Anadilinde duydugu sarkinin pesinden giden gezgin, bir batakhanede sesin sahibini bulur. Mürebbiyede; iki kücük kizin, bakicilarinin yasadiklarina tanik olmasi, yetiskinlerin kati ahlak kurallari ve acimasizliklariyla tanismasi ve bir daha asla onarilamayacak sekilde yara almasini okuyoruz. Yazarin sanat ve siyasi tarihle harmanladigi Görünmeyen Koleksiyonda ise, bir antikacinin müsteri listesinde adini görüp merak ettigi yasli bir koleksiyoneri ziyaret etmesiyle gelisen olaylara tanik oluyoruz. Amok Kosucusu 1912 yilinda Napoli Limaninda büyük bir transatlantigin bosaltilmasi esnasinda meydana gelen esrarengiz bir kaza Ülkesine gitmek üzere Kalkütadan gemiye binen bir Avrupali Gemide herkesten saklanan bir doktor Isimsiz doktorun Avrupali yolcuya anlattigi sirri Malezya ormanlarinda kimsenin ugramadigi ücra bir noktada doktorun tanistigi cazibeli, magrur, onu cilgina ceviren, kariyerini bitiren, hayatini altüst eden Ingiliz kadinla ilgili bir gizem Tutkunun esiri olan, pismanliklar icinde kivranan, vicdanini rahatlatmak, kendini affettirebilmek icin delicesine kosan bir adamin öyküsü Elinizden birakmadan okuyacaginiz, sizi bulundugunuz yerden, zamandan alip götürecek Stefan Zweigin dünyada en cok bilinen ve okunan basyapit öyküsü Amok Kosucusu.