Neler konu¿ulacä¿n¿ merakla beklerken araya birden reklamlar girdi. Bir saat boyunca aral¿ks¿z reklamlar¿ izledi. Sabah yaklä¿rken gözleri yeniden ekrana kilitlendi. Anlams¿z bir sessizlik içinde aral¿klarla reklamlara bak¿yordu. Reklamlar¿n birazdan bitece¿ini, haberlerin bälayacä¿n¿ san¿yordu ama yan¿l¿yordu. Reklamlar durmaks¿z¿n devam ediyordu. Yiyecek, içecek, giysi, mutfak ve mobilya konulu reklamlar bittikten sonra bakanl¿klara ait reklamlar bälad¿. Säl¿k, e¿itim, emniyet ve ordu bäta olmak üzere bütün kurumlar¿n mükemmel oldu¿u, liyakatten ödün verilmedi¿i anlat¿l¿yordu. Oysa gerçekte bütün kurumlar çökmü¿tü. Daha geçenlerde, gecelik konaklama ücreti iki emekli maä¿na denk gelen bir otelde yang¿n ç¿km¿¿, gerekli önlemler zaman¿nda al¿nmad¿¿¿ndan seksen ki¿i yanarak can vermi¿ti. ¿¿çi güvenli¿inden, güvenli çal¿¿ma ortamlar¿ndan söz edilemedi¿i gibi turistik otellerde bile can güvenli¿i yoktu. Hastanelerde randevu bulmak aylar sürüyordu. Doland¿r¿c¿lar, katiller sosyal medya dahil ülkenin her yerinde rahatça at köturuyordu. Oysa ekranda gülen doktorlar, ¿ifa bulan hastalar, p¿r¿l p¿r¿l hastaneler vard¿. Gerçekteyse insanlar saatlerce acil servis kap¿lar¿nda bekliyor, özel hastaneler ve doktorlar her türlü doland¿r¿c¿l¿¿¿ yaparak devletten hak etmedikleri paralar¿ al¿yorlard¿. Hatta yeni döan bebekleri öldürerek hastane gelirlerini art¿ran doktorlar¿n varl¿¿¿ gazetelere, internet sitelerine haber olmu¿, çok say¿da doktor, hem¿ire tutuklanarak hapse at¿lm¿¿, çetenin bä¿ oldu¿u söylenen bir doktor hapishanede davas¿ görülürken intihar etmi¿ti. Kanser hastalar¿ zaman¿nda ameliyat olam¿yor, milletvekilleri, i¿ adamlar¿ ve zenginler daha iyi säl¿k hizmeti için yurt d¿¿¿na giderken, yoksullar sürünüyordu. Ekrana yans¿yan bir di¿er reklamsa çevreyle ilgiliydi. Bir kad¿n sesi, "Ye¿il Devrim Bälad¿! Milyonlarca äaç dikimi yap¿ld¿. Bu ülke, bu ormanlar bizim!" diye bä¿r¿yordu. Oysa Nasuh, kendi mahallesindeki tek park¿n geçen ay apartman in¿aat¿ için y¿k¿ld¿¿¿n¿, kilometrelerce ormanl¿k alanlar¿n ¿irket ç¿karlar¿ için katledildi¿ini, meralara, ovalara, en verimli tar¿m arazilerine termik santraller yap¿ld¿¿¿n¿, olan santrallerin filtresiz çal¿¿t¿¿¿n¿, asit yämuru alt¿ndaki bitki örtüsünün can çeki¿ti¿ini biliyordu. Reklamda çocuklar çimenlerde köuyor, aileler huzur içinde piknik yap¿yordu. Gerçekteyse ¿ehirler nefes alamaz hale gelmi¿, bälar, bahçeler, äaçlar yok olmu¿, her yer beton y¿¿¿n¿na dönü¿mü¿tü. Su, toprak ve hava kirlili¿i had safhaya uläm¿¿t¿. Fabrikalar ve termik santraller at¿klar¿n¿ ar¿tmadan su kanallar¿na böalt¿yordu. Hava kirlili¿i nedeniyle ülkenin pek çok bölgesinde akci¿er hastal¿klar¿nda art¿¿ olmu¿tu. K¿sa sürede daha fazla kazanmaya çal¿¿an ¿irketler, masraf yapmamak için çevreyi koruyacak önlemleri almaktan kaç¿n¿yor, yetkililerse bu ¿irketlerin her türlü zararl¿ faaliyetine göz yumuyor, bütün bunlar yetmezmi¿ gibi ülkenin can¿na ot t¿kayan bu oligarklar¿ vergi aflar¿yla, para transferleriyle destekliyordu. Nas¿l ye¿il bir çevrede yäand¿¿¿ yalanlar¿yla dolu reklam bittikten sonra, bu kez e¿itim sistemine övgüler yäd¿ran reklam bälad¿. Çocuklar¿n tabletlerle ders i¿ledi¿i, laboratuvarlarda deneyler yapt¿¿¿ gösteriliyordu. Oysa din temelli e¿itime geçilmi¿, bilimsel konular, dini konular¿n gerisine itilmi¿ti. Kul bilincini geli¿tirmek için öncelikle din e¿itimlerine önem veriliyordu. Devlet okullar¿n¿n hiçbirinde laboratuvar, kütüphane gibi ortamlar kalmam¿¿t¿. Ö¿renciler derme çatma okullarda, kaloriferleri yanmayan, temizli¿i yap¿lamayan s¿n¿flarda ders yap¿yor, çok pis tuvaletlere girip ç¿k¿yorlard¿. Tek adam¿n saray¿nda her gün yü
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno