Birden kampin sinsi sinsi dolanan kürklü yaratiklarla dolu oldugu fark edilmisti. Yakinlardaki bir Kizilderili köyünden kampin kokusunu alarak kosup gelen, acliktan ölmek üzere seksen yüz kadar haski idi bunlar. Buck ile Spitz dövüsürlerken sürünerek kampa girmislerdi ve iki adam ellerinde kalin sopalarla aralarina atladigi zaman da dislerini gösterip savasarak geri cekildiler. Yiyecegin kokusu onlari cilgina cevirmisti. Perrault, bir tanesinin kafasini yiyecek kutusuna soktugunu gördü. Sopasi siska kaburga kemiklerinin üzerine sertce inince de yiyecek kutusu devrilerek icindekiler yerlere sacildi. O anda da acliktan ölen ne kadar hayvan varsa hepsi birden toplanip ekmegi ve tuzlanmis domuz etini kapismaya basladilar. Sopalar önüne gelenin üzerine iniyordu. Üzerlerine yagan darbe yagmuru altinda, hayvanlar, aci aci havliyor ve uluyor ama en son lokmayi da midelerine indirene dek cilginca bir mücadele vermekten de geri kalmiyorlardi. Bu arada, hayretler icindeki takimin köpekleri de cukurlarindan firladiklari anda gözü dönmüs istilacilarin saldirisina ugramislardi. Buck hayatinda hic böyle köpekler görmemisti. Kemikleri sanki derilerini yarip disari firlayacak gibiydi. Kirli ve sarkmis postlarinin ancak örtebildigi kemiklerden, alev alev yanan gözlerden ve aralarindan salyalar akan dislerden olusuyorlardi sadece. Ama acligin verdigi cilginlik, onlari, direnmenin mümkün olmadigi dehsetengiz yaratiklar haline getirmisti.
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno