Insan ne kadar büyürse büyüsün cocukluk izleri hep derin bir kösede sakli kalirmis. Üzerine beton dökmeye calissan dahi o bir yerden mutlaka cikarmis, derler. Cicek bazen susmak en iyisi derdi kendi kendine. Her ne kadar susmanin kendine karsi bir zulüm oldugunu bilse de böyle düsünüyordu. Elinden baska bir sey gelmiyordu. Agzinda kirik dökük sözcüklerle söyledigi sözlerin disinda cogu kez susardi, öylece. Mutsuzluk, yalnizlik hissi ona cok agir geliyordu aslinda. Kendisini bakkal dükkanindaki borc defteri gibi hissederdi. Asla ödenmeyen ve kabaran borclarin bulundugu borc defteri. Hayattan her zaman alacakli Hayata bakisi aynen buydu Cicekin. Neden sorusunu ne cok sorariz kendimize. Cevap bulamadigimiz o kocaman nedenlerin altinda eziliriz. Icimizde fokurdayan ama bir türlü cikamayan acilar, derinden gelen bir kemanin sesine benzer. Songül Karakoc Büyüktastan icimizdeki Ciceklere bakmamizi ve onlari sevgiyle büyütmemizi talep eden bir ilk roman...
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno