Özbek edebiyatinda ilk modern siir, hikaye, roman ve tiyatro türleri yirminci yüzyilin ilk ceyreginden itibaren gorülmeye baslandi. Bu edebiyat muhitinde, gecen yüzyil icinde, dünya capinda bilinen eserlere imza atildi. Aslinda kisa sürede bu basarinin yakalanmasi cok da sasirtici degildi. Cünkü Özbek edebiyati, yaklasik bin yildan beri, koklü ve canli bir edebiyat muhiti olan Türkistanda filizlendi. Zengin Cagatay edebiyati temsilcileri, yüzyillar boyunca bu bereketli topragi isledi ve kivama getirdiler; diktikleri agaclar topragin derinlerine kok saldi. Cagdas Özbek edebiyati, iste boylesine koklü agaca asilanmis sürgün gibi kisa sürede meyveye durdu. Özbek sair ve yazarlari, bu koklü agacin dallarindan biri, eserleri ise o agacin meyveleri oldu. Zercadir Altinda isimli bu kitaptaki hikayelerin yazari Marufcan Yoldasev de Özbek edebiyatinda bu koklü gelenegin yeni temsilcilerindendir. Hamza Öztürkcünün Türkiye Türkcesine aktardigi bu hikayeleri okudugunuzda, adi Türkistan olan güzel bir bahcenin kapilarini aralayacaksiniz. O kapinin otesinde, zamandan ve mekandan kopacak, dombra nagmeleri esliginde evliya dutun serin golgesine kurulacak ve dünyanin en sevimli ninesinin agzindan kirlangicin, kervanin, kutsal agacin, baligin masallarini, efsanelerini dinleyeceksiniz. Bu cennet bahcesinde Enver Abidcan ile karsilasacak, nüktelerine tebessüm ederken tayy-i mekan ile kendinizi Izmirde Kordon boyunda ya da Anadolunun bir kislasinda bulacaksiniz.
Bitte wählen Sie Ihr Anliegen aus.
Rechnungen
Retourenschein anfordern
Bestellstatus
Storno







