1,99 €
1,99 €
inkl. MwSt.
Sofort per Download lieferbar
payback
0 °P sammeln
1,99 €
1,99 €
inkl. MwSt.
Sofort per Download lieferbar

Alle Infos zum eBook verschenken
payback
0 °P sammeln
Als Download kaufen
1,99 €
inkl. MwSt.
Sofort per Download lieferbar
payback
0 °P sammeln
Jetzt verschenken
1,99 €
inkl. MwSt.
Sofort per Download lieferbar

Alle Infos zum eBook verschenken
payback
0 °P sammeln
  • Format: ePub

Neler konusulacagini merakla beklerken araya birden reklamlar girdi. Bir saat boyunca araliksiz reklamlari izledi. Sabah yaklasirken gözleri yeniden ekrana kilitlendi. Anlamsiz bir sessizlik içinde araliklarla reklamlara bakiyordu. Reklamlarin birazdan bitecegini, haberlerin baslayacagini saniyordu ama yaniliyordu. Reklamlar durmaksizin devam ediyordu. Yiyecek, içecek, giysi, mutfak ve mobilya konulu reklamlar bittikten sonra bakanliklara ait reklamlar basladi. Saglik, egitim, emniyet ve ordu basta olmak üzere bütün kurumlarin mükemmel oldugu, liyakatten ödün verilmedigi anlatiliyordu. Oysa…mehr

  • Geräte: eReader
  • mit Kopierschutz
  • eBook Hilfe
  • Größe: 0.37MB
  • FamilySharing(5)
Produktbeschreibung
Neler konusulacagini merakla beklerken araya birden reklamlar girdi. Bir saat boyunca araliksiz reklamlari izledi. Sabah yaklasirken gözleri yeniden ekrana kilitlendi. Anlamsiz bir sessizlik içinde araliklarla reklamlara bakiyordu. Reklamlarin birazdan bitecegini, haberlerin baslayacagini saniyordu ama yaniliyordu. Reklamlar durmaksizin devam ediyordu. Yiyecek, içecek, giysi, mutfak ve mobilya konulu reklamlar bittikten sonra bakanliklara ait reklamlar basladi. Saglik, egitim, emniyet ve ordu basta olmak üzere bütün kurumlarin mükemmel oldugu, liyakatten ödün verilmedigi anlatiliyordu. Oysa gerçekte bütün kurumlar çökmüstü.
Daha geçenlerde, gecelik konaklama ücreti iki emekli maasina denk gelen bir otelde yangin çikmis, gerekli önlemler zamaninda alinmadigindan seksen kisi yanarak can vermisti. Isçi güvenliginden, güvenli çalisma ortamlarindan söz edilemedigi gibi turistik otellerde bile can güvenligi yoktu.
Hastanelerde randevu bulmak aylar sürüyordu. Dolandiricilar, katiller sosyal medya dahil ülkenin her yerinde rahatça at kosturuyordu. Oysa ekranda gülen doktorlar, sifa bulan hastalar, piril piril hastaneler vardi. Gerçekteyse insanlar saatlerce acil servis kapilarinda bekliyor, özel hastaneler ve doktorlar her türlü dolandiriciligi yaparak devletten hak etmedikleri paralari aliyorlardi. Hatta yeni dogan bebekleri öldürerek hastane gelirlerini artiran doktorlarin varligi gazetelere, internet sitelerine haber olmus, çok sayida doktor, hemsire tutuklanarak hapse atilmis, çetenin basi oldugu söylenen bir doktor hapishanede davasi görülürken intihar etmisti. Kanser hastalari zamaninda ameliyat olamiyor, milletvekilleri, is adamlari ve zenginler daha iyi saglik hizmeti için yurt disina giderken, yoksullar sürünüyordu.
Ekrana yansiyan bir diger reklamsa çevreyle ilgiliydi. Bir kadin sesi, "Yesil Devrim Basladi! Milyonlarca agaç dikimi yapildi. Bu ülke, bu ormanlar bizim!" diye bagiriyordu. Oysa Nasuh, kendi mahallesindeki tek parkin geçen ay apartman insaati için yikildigini, kilometrelerce ormanlik alanlarin sirket çikarlari için katledildigini, meralara, ovalara, en verimli tarim arazilerine termik santraller yapildigini, olan santrallerin filtresiz çalistigini, asit yagmuru altindaki bitki örtüsünün can çekistigini biliyordu. Reklamda çocuklar çimenlerde kosuyor, aileler huzur içinde piknik yapiyordu. Gerçekteyse sehirler nefes alamaz hale gelmis, baglar, bahçeler, agaçlar yok olmus, her yer beton yiginina dönüsmüstü. Su, toprak ve hava kirliligi had safhaya ulasmisti. Fabrikalar ve termik santraller atiklarini aritmadan su kanallarina bosaltiyordu. Hava kirliligi nedeniyle ülkenin pek çok bölgesinde akciger hastaliklarinda artis olmustu. Kisa sürede daha fazla kazanmaya çalisan sirketler, masraf yapmamak için çevreyi koruyacak önlemleri almaktan kaçiniyor, yetkililerse bu sirketlerin her türlü zararli faaliyetine göz yumuyor, bütün bunlar yetmezmis gibi ülkenin canina ot tikayan bu oligarklari vergi aflariyla, para transferleriyle destekliyordu.
Nasil yesil bir çevrede yasandigi yalanlariyla dolu reklam bittikten sonra, bu kez egitim sistemine övgüler yagdiran reklam basladi. Çocuklarin tabletlerle ders isledigi, laboratuvarlarda deneyler yaptigi gösteriliyordu. Oysa din temelli egitime geçilmis, bilimsel konular, dini konularin gerisine itilmisti. Kul bilincini gelistirmek için öncelikle din egitimlerine önem veriliyordu. Devlet okullarinin hiçbirinde laboratuvar, kütüphane gibi ortamlar kalmamisti. Ögrenciler derme çatma okullarda, kaloriferleri yanmayan, temizligi yapilamayan siniflarda ders yapiyor, çok pis tuvaletlere girip çikiyorlardi. Tek adamin sarayinda her gün yüzlerce emeklinin maasi dakikalar içinde harcanirken, okullar tuvaletlerine sabun bile alamaz olmustu. Ücretli ögretmenler asgari ücretin bile altinda çalistiriliyordu. Ögretmen kalitesinden baslayarak, ders programlari kalitesine kadar her sey çagin gerisinde kalmisti.


Dieser Download kann aus rechtlichen Gründen nur mit Rechnungsadresse in A, B, CY, CZ, D, DK, EW, E, FIN, F, GR, H, IRL, I, LT, L, LR, M, NL, PL, P, R, S, SLO, SK ausgeliefert werden.

Autorenporträt
Rehber ögretmen Yusuf Solmaz, Ankara Üniversitesi Egitim Bilimleri Fakültesi, Egitimde Psikolojik Hizmetler Bölümü mezunu. Okullarda psikolojik danisman olarak görev yapti. Solmaz, 1963 yilinda Türkiye'de dogdu. Ilkokul ve liseyi Yozgat'ta tamamladi. Üniversite egitimine 1983 yilinda Ankara'da Egitim Bilimleri Fakültesi'nde basladi. Fakültenin, önceki adi Egitimde Psikolojik Hizmetler (EPH), simdiki adi Psikolojik Danisman ve Rehberlik (PDR) olan bölümünden mezun oldu. Ülkenin degisik yerlerinde okul psikolojik danismani olarak görev yapti. Ilkokul, ortaokul, lise, anaokulu, rehberlik arastirma merkezi gibi kurumlarda, otuz yila yakin okul psikologu olarak çalisti.
Askerligini, ögretmensizlik nedeniyle açilamayan bir okulda, adi terörle anilan, çok sayida ögretmenin ve sivilin terör kurbani oldugu bir bölgede, asker ögretmen olarak yapti. Küçük bir mezrada, birlestirilmis bir sinifta Türkçe bilmeyen ögrencilere, bir yil kadar, okuma yazma egitimi verdi.
Bir grup arkadasiyla, ögretmenlerin mesleki sorunlarini ele alan, demokratik ve laik egitimi savunan bir derginin çikarilmasinda, basilmasinda, dagitilmasinda, yasatilmasinda gönüllü olarak görev aldi. Yeni kurulan egitim sendikasina kaydini yaptirdiginda, ögretmenlerin sendikalara üye olmasi yasakti. Darbeci generaller, egitimcilerin, akademisyenlerin, memurlarin sendika üyesi olmasini istemiyordu. Yusuf Solmaz, buna benzer anti demokratik yasalara karsi çikti. Meslek hayati boyunca darba hukukunu degistirmeyen, bu hukuk üzerinden ülke yöneten iktidarlari protesto eden eylemlere katildi.
Kimi dergi ve gazetelerde yayimlanan yazilarindan dolayi adi defalarca sorusturmalara konu oldu. Birçok kez düsüncelerinden, mesleki çalismalarindan ve sendikal faaliyetlerinden, katildigi eylemlerden dolayi kurum amirleri tarafindan disiplin cezasi ile cezalandirildi. Is hayatinin önemli bir kismi bu cezalari iptal ettirmeye çalismakla geçti. Görev yaptigi okullarin çogunda yöneticilerin sistematik yildirma girisimlerine maruz kaldi.
Yüksek lisans yapmaya hak kazaninca tekrar Ankara'ya döndü. Mastir çalismalarini, üniversitenin Güzel Sanatlar Egitimi alaninda sürdürdü. Farkli üniversitelerden sanat egitimi, sanat elestirisi, sanat psikolojisi, sanat tarihi, sanat ve yaraticilik, sanat ve insan, sanat ve varolus psikolojisi üzerine dersler aldi.
Escinsel egilimleri oldugu ileri sürülen ünlü yazar Sait Faik'in hayatini tez konusu olarak inceledi. Bu çalisma, tez danismaninin escinselik konusuna...