Ümidin kaynagi inançtir. Inancin mahalli de kalp. Hirsizlar insanin kalbini çalamaz. Kalpte mekân tutmus olan inanci da çalamaz. Inancin kaynaklik ettigi ümidi hiç çalamaz.
"Hayatimi ve zamanimi çalamadiklarinin en büyük kaniti" diyordu Silivri zindanlarinda kaleme aldigi "Dünyayi Bir Daha Hiç Görmeyecegim" kitabinda Ahmet Altan. O'nun ifadesiyle hapis; "Hayatimi ve zamanimi kurtarabildigimi, yasayabildigimi, yazi yazarak zamana sahip çikabildigimi gösterdi bana. Bu, kolayca tahmin edilemeyecek kadar büyük bir zafer duygusu yaratiyor. Öylesine güçlü bir duygu ki bu, insana hapiste oldugunu unutturuyor."
Kader bir yere kadar, derler. Ancak öyle degil. Kader her yerde kader, biz de onun için iman ediyoruz ona. Nazan Bekiroglu'nun ifadesiyle yaziya düsen hiçbir sey atesini oldugu gibi yansitmiyor. Her sey yaziya dönüsürken munislesiyor. Hiçbir alfabede 'z' den sonra bir harf yok çünkü. Bu rezaletin kelimeler karargâhinda yeri yok. Yasadiklarimiz, tartisi dünya terazisine sigmayan yaralar. Halli mahser gününe kalmis hesaplar olsa da izi kaliyor hepsinin. Ancak neticede sadece birer iz degiller. Derinlere islemis bu izlere ulasip, onlari çabucak silebilmek kolay olmuyor. Bu yüzden, sair zamanlarda belki okumak dahi istemeyecegim bu siirleri nasil yazabildigime ben bile sasiyorum. Demek ki insanin hangi yönü kuvvetliyse o kadarmis.
Elinizdeki siirler kumsallarin kum taneciklerinden biri, mini minnacik biri gibi. Yeryüzünde gözle görülmez bir zerresi gibi. Siirlerimde kimi zaman dilimin, kimi zaman da kelime hazinemin kifayetsiz kalisi yüzünden geregince yazamadigim ifadeleri baskalarina söyletirim. Siirlerimde bu tür söylemlere rastlayacaksiniz. Olgun bir okuyucu çogu kez baskasinin yazdiklarindan sairin düsünemedigi güzellikleri bulur, okuduklarina daha zengin anlamlar ve renkler kazandirabilir. Siir birlikte soluk alip, birlikte soluk verme durumu. Okudukça sairlerin ve yasantilarinin ruhsal yikintilarini tasavvur etme isi de siz okuyuculara kalmakta. Elleriniz sayfanin birini kapatip, diger birini açarken siz hâlâ bazi dizelerin atmosferinden kopamayacaginiza inaniyorum.
Montaigne, Denemeler'inde, "Göklerin altindaki her sey, ayni yasanin ve ayni yazginin buyrugundadir." diyor. Ben de kaybettigim sefkati bula bula O'nda (cc) buluyorum. "Allah'in insanlara açacagi bir rahmeti tutup, hapseden olamaz." (Fatir, 2) Sebepler ve süreçler degil, sonuçlardir tarihten arda kalan. Yüce Rabbimden arzum odur ki, dünya çesitli kiriklara girse de bu siirlerin sadece bugün için degil, yarin için de bütün dünyada yankilar uyandirsin.
Nazan Bekiroglu'nun Nar Agaci adli eserinde özetle...
"Bahar ne zaman gelecek? Önce kisin ordulari zayiflayacak. Bahar yagiz delikanlilardan, menekse kalkanlardan, menekse mizraklardan, sümbül kiliçlardan kuvvetini hazirlayacak. Sonra baharin kuvvetiyle, kisin kuvvetleri ile kiyasiya çarpisacak...
Ve kis yenilecek...
Ama durun! O kadar da çabuk degil. Arada kurt bahar geldi zannedecek. Postunu çikarip kurumasi için günese serecek. Vay sen misin bahar geldi sanan! Bir firtina, bir dolu, oracikta tas kesip kalacak..."
Ama bahar yine de gelecek...
Hürmet ve muhabbetle...
Süleyman Çetinoglu
Dieser Download kann aus rechtlichen Gründen nur mit Rechnungsadresse in A, B, CY, CZ, D, DK, EW, E, FIN, F, GR, H, IRL, I, LT, L, LR, M, NL, PL, P, R, S, SLO, SK ausgeliefert werden.