Daha düne kadar "hakki ve sabri tavsiye" eden diller, bugün iftiralarin en agirini atan diller hâline geldi. Hakikat, kara propagandanin enkazi altinda boguldu. El-Kâide, Boko Haram, ISID gibi örgütler, Islâm'in asirlardir biriktirdigi itibarini ayaklar altina aldi. Patlayan bombalar, toplu infazlar, kadin ve çocuklarin kölelestirilmesi... En kutsal kavramlarimiz -cihat, sehadet, ümmet, adalet- çikar hesaplarinin ve sapkin ideolojilerin basit bir araci hâline getirildi.
Bu manzaranin gölgesinde Türkiye'de baska bir trajedi yasandi. Halkin "dindar ama adil" lider arayisi, siyasal Islâmci kadrolarin elinde büyük bir istismara dönüstü. 2013 sonrasi, özellikle 17/25 Aralik yolsuzluk sorusturmalarinin ardindan, iktidar eliyle yürütülen sistematik bir tasfiye ve yok etme süreci baslatildi. Önce dershaneler hedef alindi; egitimde firsat esitligi bahanesiyle, milyonlarca ögrencinin umudu olan kurumlar kapatildi. Ardindan medya organlarina el konuldu; gazeteciler, yazarlar ve akademisyenler "terörist" damgasiyla susturuldu.
15 Temmuz 2016 darbe girisimi, bu sürecin dönüm noktasi oldu. Daha ilk saatlerde, olayin arkasindaki hakikate dair soru isaretleri giderilmeden yüzbinlerce insan fislendi. Kanun Hükmünde Kararnameler ile 150 binden fazla kamu görevlisi bir gecede isinden atildi; ögretmenler, hâkimler, savcilar, doktorlar mesleklerinden menedildi. Mallarina el konuldu, bankadaki birikimleri donduruldu. Sadece kendileri degil, esleri, çocuklari, hatta yasli anne-babalari bile cezalandirildi.
Hizmet Hareketi, yillarca egitime, diyaloga, insani yardima yaptigi katkilarla hem Türkiye'nin hem de dünyanin gözünde umut isigi olmusken, bir anda "hedef tahtasi"na oturtuldu. Okullar, üniversiteler, yurtlar, hastaneler, dernekler, vakiflar kapatildi. Gönüllülerin yillarca disinden tirnagindan artirarak kurdugu müesseseler bir gecede yagmalandi. Medya eliyle yürütülen karalama kampanyalari, toplumun bir kesimini komsusunu, is arkadasini, akrabasini ihbar eden bir ruh hâline soktu.
Bu kitap, yalnizca yasananlarin bir dökümü degil; ayni zamanda bir vicdan kaydidir. Hedefimiz hem tarihe not düsmek hem de gelecege ibret birakmaktir. Unutulmasin ki zulmün en büyük gücü hafizasizlik, ihanetin en büyük silahi ise ders alinmamasidir.
Bu sayfalar, hakikatin üstüne çekilen örtüyü kaldirmak, mazlumun sesini kayda geçirmek ve yarin bu karanlik günleri anlamak isteyenlere bir isik tutmak için yazildi. Belki de en önemlisi, bu metin su hakikatin altini bir kez daha çizmektedir: Zulmün pençesi güçlü olabilir, fakat hakikatin nefesi ondan da güçlüdür.
Ey hak ve adalet sevdalisi,
Bu satirlar, yalnizca geçmiste olup bitenleri anlatmiyor. Burada okudugun her kelime, hâlâ devam eden bir imtihanin, hâlâ süren bir çilenin aynasidir. Bu kitap, tarihin raflarina kaldirilmak için degil; senin vicdaninda yanki bulmak için yazildi.
Unutma ki zulüm, sadece zalimin eliyle degil, seyircinin sessizligiyle de büyür. Hakikat, onu dile getiren bir yürek bulamazsa ölür. Mazlumun gözyasi, ona uzanacak bir el görmezse topraga degil, kalplere gömülür.
Bugün sana düsen, bu hikâyeyi sadece okumak degil, anlamak; sadece anlamak degil, anlatmaktir. Sesini, sessiz birakilmislarin sesiyle birlestirmektir. Çünkü hakikatin en büyük zaferi, unutturulmasina izin vermemektir.
Sen hatirlarsan, yarin bu karanlik günler bir daha yasanmaz.
Dieser Download kann aus rechtlichen Gründen nur mit Rechnungsadresse in A, B, CY, CZ, D, DK, EW, E, FIN, F, GR, H, IRL, I, LT, L, LR, M, NL, PL, P, R, S, SLO, SK ausgeliefert werden.








